IABA 2017’nin bu yılki teması “Süreklilik” olarak belirlendi. Daha önceki yıllarda da olduğu gibi Bienal kapsamında üretilen deneysel mimarlık işleri, kamusal alanda kentliyle buluşarak bu yılki tema kapsamında “ekoloji” ve “sürdürülebilirliğin” mimarlığı salt teknolojik donatılara indirgemesine karşı eleştirel bir bakış getirdi.
Antalya Uluslararası Mimarlık Bienali’nin dördüncüsü 22 Eylül – 13 Ekim 2017 tarihleri arasında Doç. Dr. Ebru Erdönmez ve Alişan Çırakoğlu küratörlüğünde “Süreklilik” teması çerçevesinde düzenlendi. Başkanlığını Abdi Güzer’in yaptığı Bienal, Mimarlar Odası Antalya Şubesi tarafından organize ediliyor.
İlki 2011 yılında yapılan ve Türkiye’nin ilk mimarlık bienali olan Antalya Uluslararası Mimarlık Bienali’nin:
-
İlki, Prof. Dr. Tülin Görgülü küratörlüğünde “Kesişme”,
-
İkincisi, Prof. Dr. Abdi Güzer küratörlüğünde “Şablon”,
-
Üçüncüsü ise Tansel Korkmaz küratörlüğünde “Geleceği Düşünmek”
temaları ile düzenlendi.
Bu seneki Bienal’in teması olan “Süreklilik” kavramı, katılımcılara gönderilen çağrı metninde şu şekilde ele alındı:
“Hemen hemen bütün alanlarda giderek öne çıkarılan ‘sürdürülebilirlik’ kavramı bir yandan çevresel ve kültürel bir duyarlılığı, öte yandan bu kavramlar üzerinden meşrulaştırılan yeni bir tüketim alanını temsil etmektedir. Buna karşılık sürdürülebilirlik kavramına komşu olan ‘süreklilik’ kavramı gündelik kültürün aşındırmalarından uzak bir şekilde öne çıkmakta, tasarım, mimarlık ve kentleşme ile doğrudan ilişki kurmaktadır. Küresel kültür yerel duyarlılıkları görmezden gelerek tüketim nesnelerine dönüştürmekte ve tarih, kültür, iklim, gelenek, topoğrafya, malzeme, aidiyet gibi mimarlığı saran kavramlarla yapılı çevre arasında oluşması gereken sürekliliği bir zorunluluk olmaktan çıkarmaktadır. Eklektik yapılaşmaların ve tesadüfi kentsel dönüşümlerin meşruiyet kazandığı günümüz ortamında süreklilik kavramının farklı disipliner ilişkiler içerisinde yeniden hatırlanması ve sorgulanması hayati önem taşımaktadır. Süreklilik bu anlamda korunmuş ya da yenilenmiş çevre, kültür ve tarih bilincine, güçlendirilmiş bir bağlamsal duyarlılığa karşılık gelmektedir.”
Bienalin Ana Sergisi: Deneysel Mimarlık İşleri
Sergi, Antalya Karaalioğlu Parkı’nda, kamusal açık alanlarda yer aldı. Bu durum, mimarlık üretiminin farklı kavramsal yaklaşımlarla kentliyle buluşması açısından önemliydi.
Âdeta Mükemmel / Just Awesome
Burak Haznedar, Büşra Koçak, Ufuk Polat
Yapılı çevrenin saklı durumlarını ‘yeni’ bir tarihselcilikle ele alarak henüz üretilmemiş mükemmellikte yeni süreçler yaratmayı amaçlıyor.
Akdeniz Üçgeni / Mediterranean Triangle
Oral Göktaş, Sevince Bayrak ve ekibi
Gölgenin mekânsal gücünü deneyimlemek için iki ağaç arasında kurulan ahşap strüktür, insan, güneş, gökyüzü ve manzara ile etkileşim kuran bir kamusal yerleştirme.
alve0sis: Animat
Nilüfer Kozikoğlu ve proje ekibi
Dev bir kök ya da yaratık kemiğini andıran yapı, talaş ve mantarın birlikteliğini ağ yapılı boşluk sisteminde sorgulayan deneysel bir süreç içeriyor.
Gel-Git
Sacit Arda Karaatlı, Lebriz Atan Karaatlı
Parktaki ağaçların soyutlanmasıyla oluşan strüktür, süreklilik temasını kesintisiz bir ip hareketi üzerinden mekânsal desenlerle yorumluyor.
Kültürel Sürekliliğin İzinde – Kırsal Peyzaj Keşifleri / Ege Bölgesi
Meltem Erdem Kaya yürütücülüğünde bir araştırma
Kırsal yerleşimlerin özgün yapısını peyzaj kimliği üzerinden analiz eden bir saha araştırması.
Küp
Funda Alyanak Kaya, Kürşad Kaya, Ayça Yasinci, Ceyhun Dirik
Farklı algılamalara açık bir hacim olarak tasarlanan küp, su ve süreklilik kavramlarıyla etkileşimli bir mekânsal deneyim sunuyor.
LOCAL V2.0 / YEREL 2.0
Selçuk Kişmir, N. Gökçe Tüfekçi
Küresel ve yerel yapı aktörlerinin ilişkisini çift katmanlı bir matris ile inceleyen araştırma yerleştirmesi.
Motion in the Shell / Kabuktaki Hareket
Melike Altınışık ve ekibi
Doğadan öğrenerek dijital teknolojilerle bütünleşen üretim, mimarlıkta anı ve süreklilik ilişkisini sorguluyor.
Komün-aksiyon Duvarlar
Fulya Özsel Akipek, Tuğrul Yazar ve ekibi
Yenilebilir bitkilerin yetiştirilebildiği katılımcı bir kent bahçesi duvarı tasarımı. Duvarın yeniden tasarımı, kolektif üretim ve süreklilik kavramlarını mimarlıkla buluşturuyor.“Hemen hemen bütün alanlarda giderek öne çıkarılan ‘sürdürülebilirlik’ kavramı bir yandan çevresel ve kültürel bir duyarlılığı, öte yandan bu kavramlar üzerinden meşrulaştırılan yeni bir tüketim alanını temsil etmektedir. Buna karşılık sürdürülebilirlik kavramına komşu olan ‘süreklilik’ kavramı gündelik kültürün aşındırmalarından uzak bir şekilde öne çıkmakta, tasarım, mimarlık ve kentleşme ile doğrudan ilişki kurmaktadır. Küresel kültür yerel duyarlılıkları görmezden gelerek tüketim nesnelerine dönüştürmekte ve tarih, kültür, iklim, gelenek, topoğrafya, malzeme, aidiyet gibi mimarlığı saran kavramlarla yapılı çevre arasında oluşması gereken sürekliliği bir zorunluluk olmaktan çıkarmaktadır. Eklektik yapılaşmaların ve tesadüfi kentsel dönüşümlerin meşruiyet kazandığı günümüz ortamında süreklilik kavramının farklı disipliner ilişkiler içerisinde yeniden hatırlanması ve sorgulanması hayati önem taşımaktadır. Süreklilik bu anlamda korunmuş ya da yenilenmiş çevre, kültür ve tarih bilincine, güçlendirilmiş bir bağlamsal duyarlılığa karşılık gelmektedir.”