Skip to content Skip to footer

Küreselleşme süreci, mekânı tüm ölçeklerinde bir tüketim nesnesine dönüştürmekte ve mimarlığın tarihsel çerçevesini oluşturan iklim, gelenek, topografya, aidiyet gibi kavramlar ile tarih boyunca var olmuş “süreklilikleri” zorunluluk olmaktan çıkarmaktadır.

Söz konusu sürekliliğin arayışı içerisinde, kavram aynı zamanda, birbirinden kopukmuş gibi görünen coğrafyalar arasındaki tarihsel bağların mekân üzerinden okunması ve karşılaştırmalı bir mimarlık tarihinin yazımında da anahtar bir role sahiptir.


Bienale ev sahipliği yapan Akdeniz coğrafyası, söz konusu “sürekliliklerin” gelecekte yeniden üretilmesi için önemli bir bilgi kaynağı ve etkileşim ortamıdır. Akdeniz, doğa ile insan arasındaki arayüzü oluşturan mimarlığın sadece teknik-mesleki bir mesele değil, varoluşumuz ile ilgili kültürel bir mesele olduğunu tarih boyunca açık bir şekilde sergilemiştir.


Günümüzün moda kavramları haline gelen “ekoloji” ve “sürdürülebilirlik”, mimarlığı salt teknolojik donatılara indirgemesine karşın, eleştirel bir bakış ile mimari tasarımda yapım geleneklerini çağdaş teknolojiler ile bütünleştirebilen alternatif yolların arayışı, “süreklilik” teması kapsamında sorgulanması beklenen önemli bir konudur.


Bienal, “süreklilik” teması etrafında oluşan sorunların farklı disiplinlerden paydaşlar tarafından tartışılacağı uluslararası bir platform oluşturacaktır.